Savaşın kaderini değiştiren kolordu: 5. Süvari!
Türk milleti, Mustafa Kemal Paşa liderliğinde verdiği kurtuluş mücadelesinde, aylarca devam eden hazırlık sürecinin peşinden düşmana son darbeyi indirecek güce ulaşmıştı. Türk orduları 1683’teki II. Viyana Kuşatması’ndan sonrasında 300 yıldan fazla süredir saldırı harekatı düzenlememiş, çağdaşı olan devletlerden geri kalan Osmanlı Devleti günbegün küçülerek Avrupa tarafınca ‘hasta adam’ olarak nitelendirilmeye başlamıştı. ‘Hasta adam’ I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılmış, İtilaf Devletleri Osmanlı’nın başkentine girmiş ve Anadolu topraklarının mühim bir kısmını işgal etmişti. Egemen güçler, Türk milletini boyunduruk altına almaya hazırlanıyordu. Tarih ise tahmin edilenden fazlaca değişik bir halde yazılacaktı.
Türk milletinin Gazi Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başlatmış olduğu Ulusal Savaşım 30 Ağustos ile beraber yeni bir evreye girdi. Büyük Zafer’in peşinden işgal güçleri Anadolu’dan çıkarıldı. 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması ile beraber Ulusal Savaşım’nin silahlı aşaması bitti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin duyuru edilmesine giden yolda mühim bir eşik aşıldı.
Fahrettin Altay komutasındaki 5’inci Süvari Kolordusu da tehlikeli sonuç anlarda yapmış olduğu mühim hamleler ile Ulusal Savaşım’nin kazanılmasındaki kilit aktörlerden biri olarak biliniyor.
Ulusal Savaşım Periyodu, süvari birliklerinin Türk harp zamanı içinde yer aldıkları son savaşların süreci oldu. Toprakların işgali üstüne mücadeleye süregelen, halkın oluşturduğu “Kuvâ-yi Milliye” süvarileri, Sakarya Savaşı’ndan sonrasında “5’inci Süvari Kolordusu” olarak teşkilatlandırıldı.
YUNAN HATLARININ GERİSİNE SARKTILAR
5’inci Süvari Kolordusu Ulusal Savaşım süresince hızı ve manevra kabiliyeti yardımıyla sık sık Yunan hatlarının gerisine sarkarak işgal ordusunun ikmal hatlarını kesti ve savaşın seyrinin değişiminde mühim bir rol oynadı. Fahrettin Paşa komutasındaki süvari kolordusu, 26 Ağustos’ta süregelen taarruzun peşinden hızla çekilen Yunan ordusunu İzmir’e kadar takip etti. 9 Eylül 1922’de ise İzmir’e giren ilk Türk birliği oldu ve şehrin 3 senelik işgali bitti. Mustafa Kemal Paşa, 10 Eylül 1922’de İzmir’e girdiğinde onu ilk karşılayan da Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Paşa’ydı.
TÜM DÜNYAYA ONLAR GÖSTERDİ
Süvari Kolordusu, Ulusal Savaşım’de oynadığı mühim rolün yanı sıra Türk ordusunun zafere yakın bulunduğunun dünyaya duyurulmasını sağlamış oldu. Mustafa Kemal Paşa’nın Sovyetler Birliği ve Azerbaycan büyükelçileri ile beraber gerçekleştirdiği denetlemelerde tüm dikkatleri üstüne çekti. Konya’nın Ilgın ilçesinde konuşlanan süvari kolordusu, 15 Nisan 1922’de düzenlenen geçit töreni ve peşinden meydana gelen “Büyük Süvari Manevrası” ile de her insanın beğenisini topladı. O şekilde ki Mustafa Kemal Paşa belinde Azerbaycan Türklerinin armağan etmiş olduğu kılıçla bu manevraları izledi, sonrasında da bu kılıcı 5’inci Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altay’a armağan etti.
Kolordu Komutanı Fahrettin Altay, o günü, “Bu geçit resminde Mustafa Kemal Atatürk’ün önünden geçen her subay ve er onun takdir ve ümitle parlayan gök gözlerinden almış olduğu enerji ve iftihar duyguları istikbal zaferimizin habercisi olmuştur. O geçit resminin fotoğraflarında Mustafa Kemal Atatürk’ün boynunda asılı görülen ve Azerbaycanlılar tarafınca armağan edilmiş olan gümüş kaplı eski bir kılıcı hemen sonra bana vermek lütfunda bulunmuşlardır. Ben bu kılıcı gene kendisi tarafınca verilmiş soyadım benzer biçimde tüm istikbâl Altaylarına yadigâr bırakmakla iftihar duymaktayım. Şimdi evimde daima gözlerimin önünde duran kılıca baktıkça süvari birliklerinin geçişi esnasında Mustafa Kemal’in gözlerinde parlayan umut ışıklarını görür benzer biçimde oluyorum” anlatmıştı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacını karşılaması için tasarlanan tank da adını Fahrettin Paşa’nın soyadından alıyor.
SOYADINI ATATÜRK VERDİ
Fahrettin Paşa’ya “Altay” soyadını veren de Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’tü. Altay, soyadının öyküsünü hatıralarında şu sözlerle aktarmıştı:
“Yüce Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa ile mütareke yıllarında İzmir’i ziyaretimizde Altay bir İngiliz donanma karması ile Alsancak’ta oynuyordu. Maçı birlikte izledik. Altay fazlaca güzel bir oyundan sonrasında İngilizleri yenince Yüce Önder fazlaca duygulandı, gururlandı ve Altay için takdirlerini belirtti. Aradan epey vakit geçti. Gazi Mustafa Kemal Paşa, İran ile bir sınır anlaşmazlığını çözmek suretiyle beni görevlendirdi ve Tebriz’e gittim. Tebriz’de bulunduğum sırada Meclis’te soyadı kanunu görüşme edilmiş ve ittifakla Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya Mustafa Kemal Atatürk soyadı verilmişti. Tüm yurt kendisini yeni soyadından dolayı kutlama ediyordu. Ben de derhal bir telgraf çekmiş ve kendilerini kutlamıştım. Mustafa Kemal Atatürk’ten ertesi gün gelen cevab-ı telgraf şu şekilde idi: Sayın Fahrettin Altay Paşa, Ben de seni kutlama eder Altay benzer biçimde şanlı şerefli günler dilerim. Telgrafı aldığım vakit gözlerim dolu idi. Mustafa Kemal Atatürk fazlaca mutehassıs olduğu ve beraberce seyrettiğimiz Altay maçının hatırasına izafeten bana Altay soyadını layık görmüştü.”
Kaynak: Milliyet / OĞUZ ATIŞ