Tüm Yazılar

“Çocuğunuzun sağlıksız iletişimini görmezden gelmeyin”

“Çocuğunuzun sağlıksız iletişimini görmezden gelmeyin”

Ruhsal Danışman Deniz Binboğa, sertlik unsurları içinde en etkili olanın toplumsal medya ve sertlik içerikli oyunlar bulunduğunu söyleyerek; “Sertlik, canlıya verilen her türlü ruhsal ve fizyolojik zarardır. Şiddetin birçok faktörü var aslen.

Toplumsal ve bireysel sertlik olarak nitelendirebiliriz. Bununla beraber çevresel faktörler, aile, anne ve baba rol modeller kesinlikle çocuğun ilk rol model almış olduğu kişiler. Bu anlamda ebeveyn tutumları oldukça mühim. Dost ortamı, dost seçimleri ve aslen kim bilir şu an günümüzde şiddette en oldukça eğilimi oluşturan şey de teknoloji bağımlılığı. Teknoloji bağımlılığı diyorum şu sebeple bunun içinde toplumsal medyayı kapsıyor. Gençler ve çocuklar üstünde oldukça etkili sertlik içerikli oyunlar var. Toplumsal medya şeklinde unsurlar, orada görülen ve artık normalleştirilen görüntüler ve videolar var. Bunlar sertliği hakikaten oldukça etkileyen ve ne yazık ki özendiren faktörler. Başka bir unsur de çocuğun yaşa bağlı olarak kendini kabul ettirme davranışları ve ortamda kendini kabul ettirme isteği. Bu biçim etkisinde bırakır var maalesef sertlik eğiliminde” dedi.

“Bağırma ve zarar verme kendi dillerinde sertliği ifade edebilir”

Evlatların isteklerini bağırarak ya da etrafına zarar vererek belirtmesinin kendi dillerinde şiddetin ifadesi olabileceğini söyleyen Binboğa; “Ufak yaşta şiddete eğilimi olan çocuk genel anlamda her sorununu şiddetle çözmeye çalışır. Onun çözüm yolu şiddettir. Şiddetten kastımız da minik yaşlardaki çocuklar bir objeyi atarak bunu izah edebilir. Çevresindekilere, ebeveynine vurarak ve ya zarar vererek, bağırarak, yüksek sesle konuşarak, kendini ifade etmeyerek ve bu şekilde çözüleceğini sanarak aslen kendi dilinde sertliği ifade edebilir çocuk. Ailenin de aslen çocuğa kendini ifade etme özgürlüğünü tanıması gerekiyor ve çocuğun sınırlarını iyi çizmesi gerekiyor. Sınır belirlemeli şu sebeple çocuklar kendi sınırlarını bilmediğinde o sınırı aşmak için lüzumlu davranışları gösterebiliyorlar. Ufak yaşta aileler bunu fark ettiğinde ruhsal destek almalı uzmanlardan. Bununla beraber sınırlarını çizmeli. Yapmış olduğu davranışın pozitif ve yapıcı bir üslupla yanlış bulunduğunu ‘Şimdi bana kendini ifade edebilir misin?’, ‘Ne yapmak istersin?’, ‘Sana iyi mi destek olabilirim?’ şeklinde yapıcı cümlelerle aslen çocuğun kendi sözel ifade kabiliyetini güçlendirerek ifade etmelerini isteyebilirler” ifadelerini kullandı.

“Aileler emareleri geri plana atmamalı”

Deniz Binboğa, ailelerin çocuklarındaki sağlıksız iletişimi görmezden gelmemeleri icap ettiğini söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti;

“Bununla beraber zararı dokunan madde kullanımı oldukça minik yaşlara indi maalesef. Bu maddelerin kullanımı da insanoğlunun beyin fonksiyonlarında negatif anlamda oldukça büyük bir etkiye haiz. Bu da bir yönde şiddete eğilimi arttırabilen etkenlerden birisi. Aslına bakarsak minik yaşlarda sertlik eğilimi gösteren çocuklar için ebeveynler bir ihtimal kabullenmek istemedikleri ya da “geçer, çocuktur, kendisini bu şekilde yansıtıyor, aslen bu şekilde biri değil fakat şimdi şımardı” şeklinde cümlelerle emareleri geri plana atabiliyorlar. Basite indirgeyebiliyorlar sağlıksız iletişimi. Bu anlamda ebeveynler bu sağlıksız iletişimi fark ettiklerinde çocuğun şiddete eğilimi gösterdiği zamanlarda bunu ciddiye alarak ve bu mevzunun üstüne giderek ustalaşmış bir destek aldıklarında ileriki yaşamlarında sertlik eğilimli bireylere dönüşmelerini engelleyebilirler.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu